Hakkını vererek tutulan
oruç insanı bir nevi melekleştirir. Zira meleklerin yeme, içme ve benzeri ihtiyaçları
yoktur. Ramazan ayında oruç tutan insanlar da yeme-içme ihtiyaçlarını bir
müddet erteleyerek melekvârî/melek gibi bir hayat yaşıyorlar.
Melekler yalan
söylemez, iftira atmaz, dedikodu yapmaz.. hâsılı günah işlemezler. Oruç tutan
insan da melekler gibi, yalan, dedikodu, dargınlık, çekememe gibi hallerden
uzak durmalı, dilini, gözünü ve diğer azalarını günahlara dalmaktan uzak
tutmalıdır. Oruç tutuyoruz, fakat tuttuğumuzu düşündüğümüz oruç, bizi
haramlardan, yanlışlıklardan uzak tutmuyorsa bir yerlerde bir eksiklik var demektir.
Kaygan bir zeminde
yürüyen bir kimsenin adımlarını dikkatli attığı gibi, oruç tutan mü’min de
orucunun zedelenmemesi için bütün azalarını günahlardan koruma konusunda son
derece hassas olmalıdır. Tam ve kâmil oruç, ancak yeme-içmeden uzak durduğumuz
gibi bütün günahlardan kaçınmakla mümkün olur.
Oruç sadece belli bir
süre açlık değildir. Allah Resûlü (as) açlık orucu(!) tutanların durumunu çok
net bir şekilde şöyle resmeder:
عَنْ
أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ
اللهُ عَنْهُ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:
رُبَّ صَائِمٍ لَيْسَ لَهُ مِنْ صِيَامِهِ
إِلَّا الْجُوعُ، وَرُبَّ قَائِمٍ لَيْسَ لَهُ مِنْ قِيَامِهِ إِلَّا السَّهَرُ.
Ebu Hüreyre’den (radıyallâhu
anh) rivayet edildiğine göre,
Allah Resûlü (sallallâhu
aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Nice oruç tutuyor
görünen kimse vardır ki, orucundan, susuz kalma ve açlıktan başka bir kazancı
yoktur. Nice geceleyin kalkıp nafile ibadet yapanlar vardır ki, onun da bu
kalkmasına karşılık, eline uykusuzluktan başka bir şey geçmez. ” (İbn Mâce,
Sıyam 21)
İnsanın
değerlendirmesine göre Ramazan ayı maddî-manevî pek çok kazanca vesile
olabilecek bir zaman dilimidir. Aynı ortamdan herkes aynı şekilde etkilenmediği
gibi herkesin istifadesi aynı olmaz. Ramazan’ın dünyevî-uhrevî bereketini elde
etmek için dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Bunlar dikkate
alınırsa, bir aylık ramazanda tutulacak orucun bir ömürlük kazanımları
olacaktır.
Orucun daha güzel ve kamil olması için
Ramazan, oruç ayıdır.
Sağlık problemi olmayan her Müslüman bu ayda oruç tutmakla yükümlüdür. Orucun
daha güzel ve kamil olması, oruçtan beklenen neticenin elde edilebilmesi için
tavsiye edilen bazı hususları şöyle özetleyebiliriz:
Diğer aylardan farklı
olarak gecenin yarısında kalkılacak Sahur, evlerde ramazan ayının
geldiğini hissettiren bir ortam oluşturur. Zira sahur, Ramazan ve oruçla
bütünleşmiş bir İslami uygulamadır. Ayrıca sahurun, tam olarak bilip
ölçemeyeceğimiz bir bereket kaynağı olduğunu, bizzat Peygamber Efendimiz
(s.a.s.) beyan ediyorlar...
Normal zamanlarda
kalkmak için zorlanılan “teheccüd namazları” için sahur önemli bir
vesiledir. Berzah aydınlığının en önemli vesilesi olan teheccüdler de ramazanımızı
süsleyip güzelleştirebilir.
İftar, akşam vakti girince hemen yapılmalı. Akşam namazı oruçluyken
kılınmamalıdır. İmkân varsa, iftar yapılıp oruç açıldıktan sonra akşam namazı eda
edilmeli, yemek namazdan sonraya bırakılmalı…
İftardan önce,
özellikle Allah Resûlü’nün tavsiye ettiği, yaptığı iftar duaları yapılmalıdır.
Asr-ı saadeti hatırlamak için oruç, hurmayla veya suyla
açılmalıdır. Ayrıca iftarda ertesi gün tutulacak oruca da niyet edilmesi
tavsiye edilir.
Teravih namazı, Ramazan’ın en başta gelen “kıyâmı”dır. Sünnet deyip
teravihler geçiştirilmemeli, hiç değilse ertesi gün çalışılmayacak akşamlarda
teravih için “hatimle teravih kılınan camiler” tercih edilmeli.
Teravihin bir yarış havasında kılındığı camiler yerine kıraat, kıyam,
rükû ve secdenin hakkının verildiği camiler tercih edilmeli.
Mukabele, Ramazana mahsus, aslını Efendimiz’in hayatından alan güzel
bir uygulamadır. Kur’an ayı olan Ramazan ayın, en azından bir
mukabeleyle geçirilmeli.
Kur’an ramazan ayında
indirilmeye başlanmıştır. Dolayısıyla bu ay dini bilginin ve Kur’an
bilgisinin arttığı bir ay olarak değerlendirilmeli. Toplum olarak Kur’an’ın
hem lafzına hem de manasına uzağız. Ramazanda muhtasar bir tefsir okunması
hem dini kültürümüzün artması hem de oruç ayını daha verimli geçirmeye vesile
olacaktır.
Ramazanın ilk
günlerinde, bir ilmihalden oruçla alakalı fıkhî bilgiler tazelenmeli ki,
bozduğumuz halde oruç tuttuğumuzu zannetmeyelim.
Mide oruç tutarken dil ona uymalı
Dilini yalan, iftira,
gıybet, hakaret vb. şeylerle kirleten bir kimsenin, ramazanda sadece midesine
oruç tutturması, ona çok bir şey kazandırmayacaktır. Bunu Allah Resûlü (as) bir
hadis-i şeriflerinde şöyle anlatır:
عَنْ
أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ
قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:
مَنْ
لَمْ يَدَعْ قَوْلَ الزُّورِ وَالْعَمَلَ بِهِ فَلَيْسَ لِلَّهِ حَاجَةٌ فِي أَنْ
يَدَعَ طَعَامَهُ وَشَرَابَهُ.
“Kim yalan söylemeyi ve yalan dolanla iş yapmayı terk etmezse,
Cenâb-ı Hak o kimsenin yemeyi, içmeyi bırakmasına ihtiyaç duymadığı gibi, hiç
kıymet verip iltifât etmez.” (Buhârî, Savm 8)
Midesine oruç
tuttururken, dilini tutamayıp dedikodulara dalan, yalan ve iftiradan uzak
duramayan kimse, oruçtan elde edilecek mükâfatlardan mahrum kalırlar.
Göz de oruçtan nasibini almalı
Ramazanda, gözler
harama bakma konusunda her zamankinden daha hassas olmalı. Zira, haramlar
müminin ibadetlerden alacağı hisseyi azaltır. Bir haram, bir haramın sebebi
olduğu gibi bir başka haramın da sonucu olur. Ramazanda haramlardan uzak duran
gözler, kâinata ve çevresine ibretle bakmalıdır ki, Kur’an bize, çevremize hep
“ibret nazarı”yla bakmayı tavsiye eder. Şair de ibret almayan gözün, sahibine “düşman”
olduğunu söyler:
Bir göz ki onun
olmaya ibret nazarında
Ol düşmanıdır sâhibinin baş üzerinde
Ellerle beraber bütün azalar oruca katılmalı
İnsanın yaptığı pek çok şeyde kullandığı organı eldir.
Ramazanda eller harama uzanmaktan uzak tutulmalıdır ki, mideye tutturulan oruç
haramla zarar görmesin.
Ramazanda mide oruç tutarken, ayaklar harama yürümemeli,
kulaklar da yalan, iftira, gıybet gibi haram olan şeylerden uzak durmalıdır. Kısacası
ramazanda bütün azalar haramlardan uzak tutularak orucun hakkı verilmeye
çalışılmalıdır.
Hadisin ifadesiyle, Ramazanda şeytanlar bağlanır.
Bağlı şeytan, kendisine çok yaklaşmayan insanlara zarar veremez. O halde bize
düşen, şeytanın bağının dolaşım alanına girmemek ve bağlı şeytanın ipini bizzat
çözmeye sebep olacak tavır davranışlardan uzak durmaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder