20 Temmuz 2021 Salı

Kendine ait uzaklığı aş; Rabb’ine yaklaş…



KURBAN, “yakın olma, yaklaşma” anlamına gelen Arapça bir kelime. Burada “Allah’a yakınlık” anlamına geliyor. Biliyoruz ki, Allah bize, bizden; herkese bizzat kendilerinden yakın. O zaman burada "yaklaşma", bize ait uzaklığı aşıp O’na yaklaşma, O’nun rızasını talep etme manasına geliyor.



Kaynaklarda herkesin kendi kurbanını bizzat kendisinin kesmesi üzerinde ısrarla durulur. Bunun farklı hikmetleri görülüyor. Fakat günümüz dünyasında insanlar çoğunlukla şehirlerde yaşıyor ve şehirlerde de herkesin kendi kurbanını kesmesi çok zorlaştı. Hele çoğunluğu Müslüman olmayan ülkelerde ise bu farklı yaklaşım ve tepkilere sebep olabiliyor. 

Günümüzde ne yapılabilir? Her şeyden önce şunu belirtelim ki, kurban yerine başka bir ibadet, sadaka, fakirlere yardım.. vb. uygulama ve mantık yürütmelere dini yönden itibar edilmez. Yardım etmek, yoksullara bakmak ve burs vermek isteyenler bunu her zaman yapabilirler. Fakat bir ibadet olarak kurban, bizzat ayette emredildiği gibi, dinin belirlediği zamanda ve belirlediği hayvanlardan seçilen bir hayvanın kesilmesi şeklinde gerçekleşir. Günümüzde maddi imkânları olanlar bile kurban kesme yer ve imkânı bulamayabiliyor veya bu konuda çok zorlanabiliyorlar.

İslam dininde namaz, oruç gibi bazı ibadetlerin, yükümlü tarafından bizzat yapılması gerekir. Kurban, zekat gibi bazı ibadetleri vekâlet verme yoluyla başkası eliyle yapmak da mümkündür. Bulunduğu yerde kurban kesme imkânı bulamayanlar, kurban öncesi güvendikleri kişi ve kurumlara vekâlet vererek kurban aldırabilirler. Bu kurbanları kendi şehir ve ülkelerinde kestirebilecekleri gibi ihtiyaca göre farklı bir ülke veya kıtada da tercih edebilirler. Böylece kurban ile gerçekten ihtiyacı olan insanların et ihtiyacı karşılanabilir. Kurbanların etleri, -imkânı varsa- soğuk hava depolarında saklanıp yıl içinde de fakirlere ve özellikle öğrencilere ihtiyaca göre dağıtılabilir.

Kurban sadece bayramlarda et yiyebilen fakirler için bir ziyafet manası taşırken kurban kesme imkânı olanlar için pek çok anlama gelmektedir:


Kurban Allah’a itaattir

Cenab-ı Hak, Kevser suresinde, Resûl-i Ekrem Efendimiz’e, Biz gerçekten sana verdik kevser! Öyleyse Sen de Rabbin için namaz kıl ve kurban kesiver!” buyurur. O’nun şahsında bize de yapılır bu emir. Kurban kesmek Allah’a mutlak itaattir. Şayet Allah rızası düşüncesi ve emre itaat niyeti yoksa, kesilen kurbanların Allah katında bir değer ifade etmeyeceği de anlatılır Kur’an’da: “Kesilen kurbanların ne etleri, ne de kanları asla Allah’a ulaşacak değildir. Lâkin Ona ulaşan tek şey, kalplerinizde beslediğiniz takvâdır, Allah saygısıdır…” (Hac sûresi, 37)


Kurban fedakârlıktır

Kurbanın ne büyük bir fedakârlık olduğunu Hz. İbrahim’de görüyoruz. O, Allah için oğlundan bile vazgeçmeyi kabullenebilmişti. İmkânı olan insanların da Kurban bayramında en azından bir kurban ile maddi fedakârlık yapması beklenir. Bayramı vesile edip daha fazla kişinin ihtiyacını karşılamak üzere, vacip/sünnet kurban dışında nafile kurbanlar da kesilerek fedakârlık katsayısı artırılabilir.


Kurban Efendimiz’e tabii olmaktır

Allah Resûlü (as) Medine’ye gelip her yönüyle Müslümanca yaşama imkanı bulduktan sonra hicretin 2. yılından itibaren devamlı kurban kesmiş ve ümmetine de bunu tavsiye etmiştir. Hatta konunun ehemmiyetini vurgulama adına, “Hali vakti yerinde olup imkân da bulduğu halde kurban kesmeyen kimse, bizim mescidimize yaklaşmasın” (Müsned, 2/321) buyurur. Bu, kurbanın Müslüman için ifade ettiği anlamı net ifade eder. Kurban kesmek, Efendimiz’in bu talebini yerine getirip O’na tabii olmaktır.


Kurban Hz. İbrahim ile özdeşleşmektir

Hz. İbrahim Allah için oğlundan vazgeçmeyi kabullenip ona bedel Allah tarafından gönderilen bir kurbanla ödüllendirilmişti. Biz de Kurban’da keseceğimiz kurban veya kurbanlarla Hz. İbrahim’in safında olduğumuzu gösterebiliriz. Dünyada Hz. İbrahim düşünce ve yolunda olan da öteki dünyada sonsuz hayatta onunla beraber olacaktır.

Kurban bayramında şartlarına uygun bir kurban kesmenin asıl hedefi, kendimize ait uzaklığı aşarak, bize şahdamarımızdan daha yakın olan Allah'a yaklaşmak ve O'nun rızasını kazanmaktır.