Allah Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm) büyük ve
önemli olaylara ashabını önceden hazırlar ve dikkatlerini çekerdi. Nitekim Hac
yaptırmak istediği zaman günler öncesinden ashabını bilgilendirmiş, Kâbe’yi
ziyaret edeceklerini söylemişti. Aynı şekilde Efendimiz’in, Ramazan yaklaşırken
de ümmetini bu bereketli aya hazırladığı olmuştur. Şaban ayının son günü, Ramazan
ayının ehemmiyetini, nasıl değerlendirilmesi gerektiğini ümmetine bir hutbe ile
bildirmiş ve dikkatlerini zamanın bu altın dilimine çekmiştir.
İbn-i Huzeyme’nin, “Sahih”inde, Allah Resûlü’nün (s.a.s.) “Selman
bizden, ehl-i beyttendir” diyerek kendi aile bireylerinden saydığı Selman-ı
Farisî’den (r.a.) naklettiği hadis çok dikkat çekicidir. Resûl-i Ekrem
(aleyhisselam) Şaban ayının son günü ashabını toplamış ve onlara bir hutbe okuyarak
Ramazan’a dikkatlerini çekmiştir:
عَنْ سَلْمَانَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ، قَالَ: خَطَبَنَا
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي آخِرِ يَوْمٍ مِنْ شَعْبَانَ، فَقَالَ:
أَيُّهَا النَّاسُ، قَدْ أَظَلَّكُمْ شَهْرٌ عَظِيمٌ، شَهْرٌ مُبَارَكٌ، شَهْرٌ فِيهِ لَيْلَةٌ
خَيْرٌ مِنْ أَلْفِ شَهْرٍ، جَعَلَ اللهُ صِيَامَهُ فَرِيضَةً، وَقِيَامَ لَيْلِهِ
تَطَوُّعًا، مَنْ تَقَرَّبَ فِيهِ بِخَصْلَةٍ مِنَ الْخَيْرِ، كَانَ كَمَنْ أَدَّى فَرِيضَةً فِيمَا سِوَاهُ،
وَمَنْ أَدَّى فِيهِ فَرِيضَةً، كَانَ كَمَنْ أَدَّى سَبْعِينَ فَرِيضَةً فِيمَا سِوَاهُ،
وَهُوَ شَهْرُ الصَّبْرِ، وَالصَّبْرُ ثَوَابُهُ الْجَنَّةُ، وَشَهْرُ الْمُوَاسَاةِ،
وَشَهْرٌ يَزْدَادُ فِيهِ رِزْقُ الْمُؤْمِنِ، مَنْ فَطَّرَ فِيهِ صَائِمًا كَانَ مَغْفِرَةً
لِذُنُوبِهِ، وَعِتْقَ رَقَبَتِهِ مِنَ النَّارِ، وَكَانَ لَهُ مِثْلُ أَجْرِهِ مِنْ
غَيْرِ أَنْ يَنْتَقِصَ مِنْ أَجْرِهِ شَيْءٌ.
قَالُوا: لَيْسَ كُلُّنَا نَجِدُ مَا يُفَطِّرُ
الصَّائِمَ. فَقَالَ: يُعْطِي اللهُ هَذَا الثَّوَابَ مَنْ فَطَّرَ صَائِمًا عَلَى
تَمْرَةٍ، أَوْ شَرْبَةِ مَاءٍ، أَوْ مَذْقَةِ لَبَنٍ، وَهُوَ شَهْرٌ أَوَّلُهُ رَحْمَةٌ،
وَأَوْسَطُهُ مَغْفِرَةٌ، وَآخِرُهُ عِتْقٌ مِنَ النَّارِ، مَنْ خَفَّفَ عَنْ مَمْلُوكِهِ
غَفَرَ اللهُ لَهُ، وَأَعْتَقَهُ مِنَ النَّارِ.
وَاسْتَكْثِرُوا فِيهِ مِنْ أَرْبَعِ خِصَالٍ:
خَصْلَتَيْنِ تُرْضُونَ بِهِمَا رَبَّكُمْ، وَخَصْلَتَيْنِ لا غِنًى بِكُمْ عَنْهُمَا،
فَأَمَّا الْخَصْلَتَانِ اللَّتَانِ تُرْضُونَ بِهِمَا رَبَّكُمْ: فَشَهَادَةُ أَنْ
لا إِلَهَ إِلا اللهُ، وَتَسْتَغْفِرُونَهُ، وَأَمَّا اللَّتَانِ لا غِنًى بِكُمْ عَنْهَا
: فَتُسْأَلُونَ اللهَ الْجَنَّةَ، وَتَعُوذُونَ بِهِ مِنَ النَّارِ، وَمَنْ أَشْبَعَ
فِيهِ صَائِمًا، سَقَاهُ اللهُ مِنْ حَوْضِي شَرْبَةً لا يَظْمَأُ حَتَّى يَدْخُلَ
الْجَنَّةَ.
(صحيح ابن خزيمة)
Ey
insanlar!
“Büyük
ve mübarek bir ay iyice yaklaştı, gölgesi üzerinize düştü. Bu, içinde bin aydan
daha hayırlı olan Kadir Gecesi’nin bulunduğu bir aydır.”
“Bu
ay, Allah Teâlâ’nın, gündüzlerinde orucu farz kıldığı; gecelerinde ise nafile olarak
teravih namazı kılınan mübarek bir aydır.”
“Bu
ayda her kim küçük bir iyilik yaparsa, başka zamanlarda bir farzı yerine
getiren kimse gibi sevap kazanır. Bir farzı eda eden de, başka aylarda yetmiş farzı yerine getirmiş gibi sevap alır.”
“Bu, her çeşidiyle sabır ayıdır. Sabrın karşılığı ise
cennettir.”
“Bu, ihsan, yardım ve eşitlik ayıdır.”
“Bu, mü’minin rızkının arttığı bir aydır.”
“Kim bir oruçluya iftar yaptırırsa, bu, onun günahlarının
bağışlanmasına ve cehennemden kurtulmasına vesile olur. İftar yaptırdığı Müslümanın
aldığı sevaptan bir şey eksilmeksizin, onun kazandığı kadar da ayrıca sevap
kazanır.”
İftar yaptırmanın büyük mükâfatını duyan sahabîlerden
bazıları:
‘‘Bizim hepimiz bir oruçluyu iftar yaptıracak imkana sahip
değiliz...” deyince, Efendimiz:
“Allah teala bu sevabı, oruçlu bir kimseye; “bir hurma”
veya “bir yudum su” ya da “bir içim süt” ile iftar yaptırana da lutfeder”
buyurarak hutbesine şöyle devam etti:
“Bu, başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennemden
kurtuluş olan bir aydır.”
“Bu ayda her kim işçisine veya hizmetçisine yumuşak
davranıp onların işini hafifletirse Allah onu affeder ve Cehennemden uzak tutar.”
“Bu ayda, ikisi ile Rabbinizi hoşnut edeceğiniz, diğer
ikisinden zaten uzak kalamayacağınız dört şeyi çok yapınız. Yaparak Rabbinizi hoşnut
edeceğiniz iki şey: Bolca kelime-i tevhid getirerek “Lâ ilâhe illallah” demeniz
ve Allah’tan bağışlanma dileyip istiğfar etmenizdir. Müstağni kalamayacağınız öteki
iki şeye gelince, onlar da Allah’tan cenneti isteyip cehennemden Allah’a
sığınmanızdır.”
“Kim Ramazan’da bir oruçluyu doyuracak olursa, Allah ona
benim havuzumdan kanıncaya kadar içirecek; o da cennete girinceye kadar bir
daha susuzluk çekmeyecektir.” (İbn Huzeyme, Sahih 3/191-192)
Ramazan Ayı Nasıl Değerlendirilmelidir?
Selman-ı Farisî'nin (r.a.) rivayet ettiği mezkur hadisten hareketle Ramazan ayının iyi değerlendirilmesi
adına yapılması gerekenleri şöylece özetlemek mümkündür:
1- Ramazan müddetince “Bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi”ni
bulup ihya etme hedefinde olunmalıdır.
2- Ramazanın gündüzlerinde oruç tutmamak için geçerli veya
geçersiz bahaneler arama peşinde koşulmamalıdır. Oruç tutamayacak kimseler konu
dışıdır.
3- Ramazan gecelerinin ihyası için teravih namazları
aksatılmamalı, mümkün olduğunca uzun tutulmalıdır. Tek başımıza hatimle kılmak
mümkün değilse, ona uygun ortamlar bulmalı ve hatimle teravih kılınan yerleri
kollamalıdır.
4- Küçük-büyük demeden hayır ve hasenat peşinde koşulmalı,
cömertlik konusunda Allah Resûlü (aleyhi ekmelüt-tehâyâ) örnek alınmalıdır.
5- Farzların hakkı verilmelidir.
6- İbadetlere devam konusunda sabır kuvvetine dayanmalı,
günaha karşı sabır zırhı kuşanılmalı, musibetler sabırla hafifletilmeli, vakit
isteyen işlerde zamanın çıldırtıcılığı sabırla tedavi edilmeli.. kısaca her
çeşidiyle “sabırlaşmalı” sabır kesilmeli insan.
7- Fakir ve muhtaçlara yardım eli uzatılmalı, insanların “kimse
yok mu?” demelerine bakmadan yardıma koşulmalı.
8- Oruçluların iftar sevincine ortak olmalı, misafirlere
mükellef bir sofra ile ikramda bulunma mecburiyeti hissetmeden bolca iftar
yaptırılmalıdır. Zira, mükellef bir sofra ikramda bulunma mecburiyeti hissetme
iftar davetlerini azaltır.
9- Eşimize, dostumuza ve yanımızda çalışanlara daha yumuşak
davranmalı, işleri kolaylaştırılmalıdır.
10- Allah'ı daha fazla hatırlayıp anmalı ve günahlarımıza
karşı her zamankinden daha fazla afv u mağfiret dilenmelidir.
11- Mü’minin en önemli meselelerinin başında gelen, “cenneti
kazanma” ve “cehennemden kurtulma” hususunda hem fiilî hem de kavlî dualar
yükselmelidir İlahi dergâha...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder