Müslüman her hal ve hareketiyle İslam’ın
güzelliklerini yaşamalı ve çevresine bunları yansıtmalıdır. O, her yerde kendi
gibi, yani Müslüman olarak davranmalıdır. Başkalarının tavır ve davranışları
onun kendisini ifade etmesine engel olmamalıdır.
Bir hamal duymuştum; yırtık pırtık elbisesini kibar bir hanımefendiye tamir
etmesi için veren. Hanımefendi, “Nasıl olsa bir hamalın elbisesi” diye öylesine,
bir oradan bir buradan geçirmişti iğneyi; sanki bir çuval ağzı diker gibi.
Elbiseyi eline alan adam kadına şöyle bir bakmış ve “Hanımefendi, siz benim kılık
kıyafetime uyan değil; kendinize yakışan bir şekilde dikmeliydiniz sökükleri.”
diyerek teessürünü ifade etmişti.
Zamanla kazanılan alışkanlıklar bir halata benzer. Halat küçük küçük
iplikçiklerden oluşur. Bunlar tek tek örülür; sonunda koparılamayacak hale
gelirler.
İşte, iyi davranışlar da bir bir edinilir ve bunların tek başına
oldukları zaman kaybedilmesi kolaydır. Ancak hepsi bir araya gelince onları
hiçbir şey etkileyemez. Müslüman, İslam’ın bütün güzelliklerini kendinde
topladığı zaman, artık onun kaybetmesi söz konusu olmayacaktır.
İfadeler biraz abartılı gibi görünse bile şu "yargı"ya tamamen karşı olmak
mümkün değildir: “İslam'ın güzelliklerini yaşayan bir hanımın, çöpçüye
verdiği çöp poşeti, diğer insanların düğüne götürdüğü hediye paketi kadar güzel
olmalıdır.” Zira, Müslüman her şeyiyle örnektir.
Temmuz 2003
Temmuz 2003
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder