Allah Resûlü'nün (aleyhisselam) "Tekrar davet edilsem, yine katılırdım" dediği bir "hak" dayanışması örneği...
Prof.Dr. Muhammed Hamidullah hoca tarafından kaleme
alınan, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nin “Hilfü’l-fudûl”
maddesini -bibliyografya ve kaynakları çıkarıp bazı kısımları vurgulayarak-
istifade için paylaşıyorum.
İslâmiyet’ten önce Mekke’de bu adla anılan iki
ayrı antlaşmanın yapıldığı bilinmektedir. Bunların birincisi, şehrin ilk
sakinleri olan Cürhümlüler’den Fazl (çoğulu fuzûl/fudûl) adlı üç kişinin (Fazl
b. Fedâle, Fazl b. Vedâa, Fudayl b. Hâris) kendi
aralarında, yerli veya yabancı kimsesiz birine zulüm yapıldığında zalimden
hakkını geri alıncaya kadar kabileleriyle birlikte ona yardım edeceklerine dair
ahitleşmeleridir. Tesirini uzun süre gösteren
bu antlaşmaya bazı tarihçilere göre söz konusu isim “Fazllar’ın yemini”
anlamında verilmiştir.
Başka bir rivayete göre antlaşmaya,
Hilfü’l-mutayyebîn ve Hilfü’l-ahlâf’tan daha üstün (fudûl) olduğu,
Kureyşliler’in onu, “Bu bir fazilet (fudûl) yeminidir” diye
niteledikleri veya haksız yere alınan fazla şeyler (fudûl) sahibine iade
edildiği için bu isim verilmiştir.
İkinci antlaşma hicretten otuz üç yıl (bazı
rivayetlerde yirmi sekiz veya on sekiz yıl) önce yapılmıştır ve diğerinden daha
ünlüdür.
Mekke’de kabileler arasında zaman zaman çekişme
ve çatışmalar oluyor, ayrıca dışarıdan hac ve ticaret için şehre gelen zayıf ve
güçsüz kimselere haksızlık ve zulüm yapılıyordu. Haram aylardan zilkadede vuku
bulan böyle bir olayın Hilfü’l-fudûl’e yol açtığı rivayet edilmektedir. Zübeyd
kabilesinden bir kişi umre için Yemen’den Mekke’ye geldi ve bir alıcı ile âdet
olduğu üzere yanında getirdiği malların pazarlığını yaptı. Fakat alıcı malların
parasını yapılan pazarlık üzerinden ödemek istemedi. Alıcının adı rivayetlerin
çoğunda Âs b. Vâil es-Sehmî, İbn Habîb’in el-Münemmaķ’ında ise Huzeyfe b. Kays
es-Sehmî olarak verilmiştir.
Yemenli satıcı istediği parayı alamayınca
Hilfü’l-ahlâf’a dahil kabilelerin bazı ileri gelenlerine gidip durumu anlattı;
ancak onlar, Benî Sehm’in kendi mensuplarını korumak için Hilfü’l-ahlâf’tan
ayrılabileceğini ve böylece Hilfü’l-mutayyebîn’e karşı zayıflayacaklarını
düşünerek kendisine yardım etmediler. Bunun üzerine Yemenli tâcir, ertesi gün
Ebûkubeys tepesine çıkıp yüksek sesle mağduriyetini dile getiren bir şiir
okudu. Hilfü’l-ahlâf’a mensup kabilelerin aldırış etmemesine karşılık
Hilfü’l-mutayyebîn’e mensup kabileler bundan rahatsızlık duydular. Nihayet son
Ficâr savaşının çıkmasına yol açan, bu savaşta faal rol oynayan ve bundan
pişman olduğu anlaşılan Hz. Peygamber’in amcası Zübeyr b. Abdülmuttalib şehrin
en zengin, yaşlı ve nüfuzlu kabile reisi durumundaki Abdullah b. Cüd‘ân
et-Teymî’ye başvurarak onu bu işin görüşülmesi için bir toplantı yapmaya ikna
etti. Kaynakların bildirdiğine göre çağrılanlar arasında Hilfü’l-ahlâf
mensuplarından kimse yoktu. Toplantıda hazır bulunanlar uzun tartışmalardan
sonra haksızlığı önlemek için yemin ettiler ve gönüllülerden oluşacak bir
grup kurmayı kararlaştırdılar. Yeminleşen kabileler şunlardır: Benî Hâşim,
Benî Muttalib, Benî Zühre, Benî Teym ve Benî Esed. Toplantıya Benî Hâşim’den
düzenlenmesine ön ayak olan Zübeyr b. Abdülmuttalib’den başka o sırada yirmi
(veya otuz beş; İbn Habîb, s.53) yaşında bulunan Hz. Muhammed de katıldı.
Kaynaklarda antlaşmanın muhtevası genel
hatlarıyla şöyle ifade edilmektedir:
“Allah’a and olsun ki Mekke şehrinde birine
zulüm ve haksızlık yapıldığı zaman hepimiz, o kimse ister iyi ister kötü ister
bizden ister yabancı olsun, kendisine hakkı verilinceye kadar tek bir el gibi
hareket edeceğiz; deniz süngeri ıslattığı ve Hira ile Sebîr dağları yerlerinde
kaldığı sürece bu yemine aykırı davranmayacağız ve birbirimize malî yardımda
bulunacağız.” Hilfü’l-fudûl mensupları ayrıca ahitleşmenin
ardından Hacerülesved’i yıkadıkları mukaddes suyu içmişlerdi.
Hilfü’l-ahlâf mensuplarından Ebû Süfyân’ın
kayınpederi Utbe b. Rebîa’nın bu antlaşmaya katılamadığı için çok üzüldüğü ve
şöyle dediği rivayet edilir: “Eğer
Hilfü’l-fudûl’e katılmam için soyumdan ve ailemden ayrılmam gerekseydi bunu hiç
çekinmeden yapardım.”
Hilfü’l-fudûl’ün daha sonraki tarihlerde devam
edememesinin en önemli sebebi bu antlaşmaya yeni katılmaların imkânsız
oluşuydu. Bundan dolayı Emevî hilâfetinin başında son mensubunun ölmesi üzerine
bu antlaşma sona ermiştir. İslâm’dan önce ve İslâmî dönemde Hilfü’l-fudûl’ün
nasıl çalıştığını gösteren bazı olaylar nakledilmektedir:
Sümâle kabilesine mensup bir tâcir Mekke’nin
ileri gelenlerinden Übey b. Halef’e mal satmış, fakat parasını alamamıştı. Çaresiz kalan tâcir Hilfü’l-fudûl’e başvurdu. Teşkilât mensupları ona Übeyy’e gidip parasını
tekrar istemesini, vermediği takdirde kendilerinin bizzat alacaklarını
bildirmesini söylediler. Bunun üzerine Übey parayı hemen ödedi.
Has‘am kabilesinden Yemenli bir tâcir kızı ile
birlikte hac için Mekke’ye gelmişti. Şehrin güçlü kişilerinden Nübeyh b.
Haccâc’ın kızını zorla elinden alması üzerine tâcir Hilfü’l-fudûl’e gitti. Hilf mensupları hemen Nübeyh’in evini kuşattılar ve kızı alıp babasına
teslim ettiler.
Erâş kabilesine mensup birinden mal satın alan
Ebû Cehil parasını ödemedi. Ebû
Cehil’in Hz. Peygamber’e düşmanlığını bilen bir müşrik alay etmek amacıyla
mağdur tâcire, o sırada Kâbe’de bulunan Hz. Muhammed’i göstererek ona
başvurduğu takdirde parasını alıp kendisine verebileceğini söyledi. Bunun
üzerine Hz. Peygamber’e giden tâcir olayı anlatıp yardım istedi. Hz. Muhammed onunla birlikte Ebû Cehil’in evine gitti ve herhangi bir
güçlükle karşılaşmadan parayı aldı. Yine Hz.
Peygamber ve Ebû Cehil’le ilgili diğer bir olay da şöyle gelişmişti:
Zübeyd kabilesinden bir tâcir mallarını satmak
için Mekke’ye geldi. Ebû Cehil diğer tüccarların ondan alışveriş yapmasına
engel oldu ve malına düşük bir fiyat biçti. Kimsenin daha fazla fiyat vermemesi
üzerine sıkıntıya düşen tâcirin durumunu öğrenen Hz. Peygamber üç deve yükü
malı onun istediği fiyattan satın aldı; Ebû Cehil yanına gelince de Hilfü’l-fudûl’ü
hatırlatarak aynı şeyi bir daha yapmaması için kendisini uyardı.
Muâviye’nin hilâfeti sırasında, yeğeni Medine
Valisi Velîd b. Utbe ile Hz. Hüseyin arasında bir mal hususunda anlaşmazlık
çıktı. Hz. Hüseyin’in, kendisine baskı yapmak isteyen Velîd’e hakkının
verilmemesi durumunda Hilfü’l-fudûl’e başvuracağını söylemesi üzerine Velîd
haksız tutumundan vazgeçti.
Bütün kaynaklarda Hz. Peygamber’in bi‘setten
sonra da bu ittifaktan övgüyle bahsettiği, İslâmiyet’in onu daha da
pekiştirdiğine inandığı ve bu yemini kızıl tüylü bir deve sürüsüyle de olsa
asla değişmeyeceğini, tekrar çağrıldığı takdirde de tereddüt göstermeden derhal
icâbet edeceğini söylediği kaydedilmektedir. (Muhammed Hamidullah, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, “Hilfü'l-fudûl” maddesi)
Link 12bet | Vie Casino
YanıtlaSilLink ラッキーニッキー 12bet. 1xbet. 100% up 메리트 카지노 주소 to 12bet €300 + 50 free spins bonus + 50 free spins. Free Spins for every 50 active slots and casino games.